Tunç, sürecin devam ettiğini söyledi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Cuma günü sosyal medya platformu X’te Türkiye’nin gündemindeki “bebek çetesi”ne ilişkin bir paylaşım yayınladı.
Dosyada adı geçen 47 şüpheliden 22’sinin tutuklu olduğunu belirten Bakan Tunç, “Şüphelilerin yargılaması devam ediyor.”
Ayrıca şunları söyledi: “CİMER’e iletilen talepler ve İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’ne yapılan tebligat üzerine Büyükçekmece Başsavcılığı tarafından 21.05.2023 tarihinde soruşturma başlatılmış olup, bu kapsamda şu ana kadar gözaltına alınan 47 şüpheliden 22’si tutuklanmıştır. tutuklanmış.”
Jandarma tarafından gözaltına alınan 8 kişiden 5’inin, davanın soruşturma aşamasında görev yapan Savcı YE’yi Büyükçekmece’deki makamında tehdit ettiği tespit edilen kişiler hakkında yürütülen ayrı bir soruşturma kapsamında tutuklandığı belirtildi. savcıyı ve ailesini öldürmekle tehdit eden, diğer üçü hakkında da adli kontrol kararı çıkarıldı.
Bakan Memişoğlu: “Onun hakkında dava açacağız”
Cuma günü İstanbul Ümraniye Şehir ve Eğitim Hastanesi’ni ziyaret eden Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, şunları söyledi: “Maalesef insanlıkla alakası olmayan bazı kişilerin örgütlenmesi gündemi meşgul ediyor. Bunlar gerçekten suçtur ve kabul edilemez. Bir devlet, her zaman bunun peşinde olmuştur, her zaman bunun peşinde olmuştur.” Her türlü cezayı ve tedbiri alacağız” dedi.
“Bu, 2023 yılının Mayıs ayında İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nün maliye dairemize, emniyet teşkilatımıza ve savcılığa ihbarı ile başlayan bir süreçtir. Bu süreçte çeşitli telefon dinlemelerinin yanı sıra suçlular tutuklanmış veya suç isnat edilmiştir. Örgütün kimliğine ve deliline ilişkin çağrılar ve deliller var” dedi.
Son olarak Bakan Memişoğlu şunları söyledi: “Aynı zamanda hastanelerimiz ve ilgili birimlerine de kapatma yaptırımı uygulandı. Şu anda hukuki süreç devam ediyor.”
Ne oldu?
Büyükçekmece Başsavcılığı Organize Suç ve Terör Suçları Soruşturma Bürosunca Bakırköy Başsavcılığınca hazırlanan 494 sayfalık iddianamede, şüphelilerin daha fazla para kazanmak amacıyla yenidoğan hastaların hastanede kalış sürelerini uzattığı belirtildi. Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) para aldığını ve bazılarının sağlık durumlarının normalden kötü olduğunu söyledi. Paranın bazı hastaların yakınlarından alındığı ve gelirin sağlık çalışanı olan örgüt mensuplarıyla paylaşıldığı iddia edildi.
Anadolu Ajansı’nın (AA) ele geçirdiği iddianamede, “Şüphelilerin bu işlemlerle yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde elde ettikleri geliri 3-4 kat artırdığı” belirtildi.
Çocuklar, yeterli sağlık hizmeti alacakları hastanelere değil, şüphelilerin 112 acil servisiyle işbirliği içinde çalışan ve “örgüt açısından karlı görünen” hastanelere gönderildi. Savcıya göre çetenin asıl amacı çocukları iyileştirmekten ziyade daha fazla para kazanmaktı.
Ancak enfeksiyona yatkın bir ortam olan yenidoğan ünitelerine kabul edilen bebeklerin bir kısmı, normalden daha uzun süre kaldıkları için ya da ihtiyaç olmadığında bu üniteye yönlendirildikleri için hayatını kaybediyor. Şüpheliler ayrıca hastanede yasa dışı ilaç satarak maddi kazanç elde etti.
Milliyet gazetesinden Damla Güler, soruşturma kapsamında ifadesi alınan yenidoğan servisinde ölen bebeğin annesi BN’nin şu sözlerini aktardı:
“Kızım 3 gece yoğun bakımda kaldı. Daha sonra doktor bana şunu söyledi: “Burası 1 aylık bebeklere uygun bir yer.” Bebeğiniz burada kalırsa ölecek. “Başka hastaneye git” dedi. Hastane bulamadık. Bunu bize hastanenin yoğun bakımdan sorumlu doktoru anlattı. Bana yoğun bakım ücretinin gecelik 7 bin lira olduğunu ve kızımın 2 hafta tedavi görmesi gerektiğini anlattı. “Kabul ettik.”
İfadesinde “35 bin lira ödediğini” iddia eden BN, şunları söyledi: “Bana birçok tıbbi malzeme aldırdılar. Sonra hastaneden çıktım. Ertesi gün beni arayıp hastaneye gitmem gerektiğini söylediler. Hastaneye gittiğimde doktor sabah kızımın öldüğünü söyledi. Bebeğim 4 gün diğer hastanede kaldı, sabah da cesedini götürdüm diyor.
Acil durumlarda hastalanan çocuklar, yeterli kapasite ve donanıma sahip olup olmadıklarına bakılmaksızın partner hastanelere yönlendirildi. Belgelerde Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi’nin sahibi olarak görünen FS, bu yapıyı daha da genişletmek için İstanbul’daki bazı özel hastanelerin yenidoğan bölümlerini kiralamış ve bu bölümlerde çalışmak üzere kendilerini “doktor” olarak tanıtan hemşireleri görevlendirmişti.
İddianamede adı geçen hastaneler şöyle sıralanıyor: “Akabe Sağlık Tesisleri AŞ’ye ait Özel Avcılar Hastanesi, Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri AŞ’ye ait Özel Avrupa Şafak Hastanesi ve Özel İstanbul Şafak Hastanesi, Medilife Sağlık Hizmetleri’ne bağlı Özel Bağcılar ve Yonca Sağlı K HİZMETLERİ Medilife Hastanesi ve Beylikdüzü Medilife Özel Hastanesi, REFİK Arslan Aş’a bağlı Bağcılar şaFak özel hastanesi, Beymed Aş’a ait İLK özel hastanesi, Doğamed Aş’a ait Doison Hospital özel hastanesi, Reyap İstanbul ve çorlu Reyap hastanesi’ Reyap AŞ hastanesi, Özel hastane Fikir Sağlık AŞ’ye ait TRG hastanesi, Esenler Güney hastanesi ve Silivri Kolan hastanesinin yenidoğan yoğun bakım ünitesi.
Bu hastanelerden biri (Özel Avcılar Hastanesi), 2013-2016 yılları arasında Sağlık Bakanı olarak görev yapan Mehmet Müezzinoğlu’na aitti.
Euronews’in konuyla ilgili temasa geçtiği Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu milletvekilleri soruları yanıtsız bıraktı.
Gerçek Gündem’in haber programında gazeteci Seyhan Avşar, Müezzinoğlu hastanesini aradıklarını, telefona eski bakanın korumasının cevap verdiğini, başhekimliğin kendilerine bilgi vereceğini belirtti.
İddianamede yer alan telefon görüşmelerinde şüpheli doktor FS ve İ.Ö. Bunlar arasında Avcılar Özel Hastanesi’nin adı ise şöyle:
***FS:***Alo
***BEN.:***Abi ben şu an Avcılar Hastanesindeyim. Elbette?
***FS:***eh
***BEN.:***Peki, burada adam dedi ki: ‘Arşivden ihraç edilenlerin dosyaları dahil, onları da alalım. “110 hastanın fotokopisini çekeceğiz.”
***FS:***Hmm
***BEN.:***Peki hemşire, gözlem dosyası, epikriz, her şey… Peki bu konuda ne yapabiliriz?
***FS:***Hepsinin bu ayın temmuz ayında başlamasını istiyor, değil mi?
***VE.:***Evet 110 hasta… Fethin Hoca, “Kayıtları veremez miyim?” gibi bir şey söyledi.
**FS:**Dedi, dedi. “Deneyeceğim” dedi.
Savcılığın hazırladığı metinde, ölen 10 çocuk “mağdur”, 5 kişi “müşteki”, SGK İstanbul İl Müdürlüğü “suçtan zarar gören”, 19 hastane ve şirket ise “müşteki” olarak sıralandı. “suçtan zarar görmüş”. “maddi sorumlu”, 47 kişi ise “şüpheli” olarak tanımlandı.